Kasım, Aralık ve Ocak aylarında başarıyla tamamlanan; Bakanlığın caydırmak için ASM ziyaretleri, ücret kesintileri, sınıf düşürmeleri şeklinde tüm baskı kozlarını kullandığı iş bırakmalar sonrasında sahada yaşanan yorgunluk ve tükenmişlik hepimizin malumudur.
Bu iş bırakmalarda Bakanlık adeta top çevirerek süreci yürütmeye çalışmış; yönetmeliğin uygulandığı ilk ayda KHT teşvik ödemesi yapmak için belirlediği hedef kriterlerini bir gecede masa başında (!) yarıya düşürerek ve hastane başvuru teşviğini hukuksuzca tüm aile hekimleri tutturmuş gibi sayarak eylemin başarısını ve direnci kırmaya çalışmış, yönetmeliği şirin göstermek için yaptığı fazla ödemelerle ülkeyi bile isteye maddi zarara uğratma yoluna dahi gitmiştir. Bu hukuksuzluğu örtmek için o ayın maaş bordrolarını sistemden kaldırıp, sonra verilen hukuksuz ödemeyi gizleyerek tekrar yayınlamıştır. Bu durum, sahanın bu büyük ve güçlü tepkisi karşısında Bakanlığın acizliğinin en büyük kanıtı olmuştur.
Son 6 ayda birime başvurmayan kişiler nedeniyle %50 kesinti yapılmasını öngören düzenlemenin Ocak 2025’te uygulanacağı en üst makamlar tarafından belirtilmesine rağmen uygulanmaya cesaret edilememiştir.
Bu durumlar kısa vadede elde ettiğimiz kazanımlar olmakla beraber, maalesef yönetmelik konusunda istediğimiz geri adım henüz atılmamıştır.
Eziyet Yönetmeliği’nin gölgesinde yaşadığımız son 4 ayda görüyoruz ki büyük reklamlarla sunulan bu yönetmelik, sahadaki herhangi bir soruna asla çözüm olmamıştır. Aile hekimleri, her gün doğru düzgün çalışmayan sistemler, aşı redleri, aşı temininde sorunlar, tamir edilemeyen ATS cihaz sorunları, yoğun poliklinik hizmetleri, yıllardır eksikliği nedense giderilemeyen aile planlaması yöntemleri ve artarak devam eden kronikleşmiş problemleri ile boğuşmaya devam etmektedirler.
Üstelik sahada çalışan hekimlerden aldığımız geri bildirimlerde görüyoruz ki bu yönetmelik, bunca soruna yeni sorunlar eklemiştir: Bir türlü düzenli ve doğru verilerle çalışmayan, sürekli güncelleme yapılan SİNA sistemi, vatandaşın muayene için bekleme süresini arttıran hasta yoğunluğunda yapılmaya çalışılan teşvik işlemleri ve herhangi bir anda çeşitli sistem hataları, kimi zaman mesai saatleri dışında hekimleri çalışmaya zorlayan ve dinlenme saatlerinden çalan HYP ve KHT verileri ve buna rağmen önemli oranda sağlanamayan teşvik kriterleri, ne olursa olsun bizlerin dışında oluşan ve hiçbir suçumuz olmadığı halde yakalanamadığı için olan lohusa performans kesintileri.
Bu durum, aile hekimlerindeki tükenmişliği derinleştirmiş, hekimlerin sistemden istifa etme ve emekliliğe ayrılma süreçlerini arttırmış, aile hekimliği sistemi tercihlerini azaltmıştır.
Sahada yapılan son anketimizde büyük çoğunluğun son 6 ay kesintisi sonrası eylemsel sürecin devamının daha uygun olacağını belirtmiş olmasına rağmen, 14 Mart günü yapılacak 1 günlük iş bırakma kararına, günün tarihi anlamı ve önemi sebebiyle katılım sağlanması gerektiği fikrini beyan etmiştir.
İSTAHED Yönetim Kurulu olarak da 1 günlük iş bırakmanın anlamsız olduğu kanaatimiz uzun süredir vardır ve düşüncemiz devam etmektedir. Bununla beraber, 14 Mart 2025 tarihinde yapılacak iş bırakma eylemini; günün tarihi önemi ve anlamı, üyelerimizin geri dönüşleri ve uzun süredir birlikte birçok eylem yaptığımız meslek örgütleri ve birçok sendikanın tüm basamaklarda karar almış olması gibi birçok yönüyle değerlendirdik. Yapılacak eylemi, sorunlarımızı tekrar ülke gündemine getirme ve son yönetmeliğin saçmalığını tekrar dile getirme fırsatı olarak gördüğümüzü belirtmek istiyoruz.
Bu nedenlerle, 14 Mart 2025 tarihinde 1 günlük iş bırakma kararı aldığımızı tüm üyelerimize ve meslektaşlarımıza bildiriyoruz.
Tüm meslektaşlarımızı, yer ve saatini İstanbul’da karar alan meslek örgütümüz ve sendikalarla birlikte karar verip açıklayacağımız 14 Mart 2025 günü basın açıklamasına davet ediyoruz.
Birliğimiz En Büyük Gücümüzdür!
GÜÇLÜ İSTAHED, GÜÇLÜ AİLE HEKİMLİĞİ!
