Bakanlığın yeni uygulaması ile, kişiler E- nabız üzerinden aile hekimlerini üç ayda bir değiştirme hakkına sahip oldu. Bununla da kalmadı, bir de bu sistem üzerinden doktoruna not verme imkânı da tanındı.
Dışardan bakan, konuyu bilmeyen, masa başında bu kararları alanlar için “ee ne var bunda, ne güzel işte zaten doktor seçme hakkı yok mu?” denebilecek bir uygulama olabilir ancak, biz sahada çalışanlar için hem onur kırıcı hem subjektif değerlendirmelerin önünü açan, hem de ayrıntılarda aile hekimliği sistemi ile uzlaşmayan bir yöntem olduğu açıktır.
Konunun muhatapları ile bu ayrıntılar değerlendirilebilir, ama kamuoyunun “bu yöntemin sağlık sistemine getirisi değil götürüsü olacağını” bilmeye hakkı vardır. Kaliteli bir sağlık hizmetinin müşteri memnuniyeti anketleri üzerinden oluşamayacağı açıktır. Bir gün önce kayıt olduğu doktorundan, işe gitmediği için rapor almaya çalışmış ama alamamış birinin verdiği puanla mı hekimin hekimliğini tartışmaya açacağız!
Bakanlığımızın denkliğine müsaade ettiği Tıp Fakültesi diplomalı her hekim değerlidir, yeterlidir. Bunun tartışılması bile hekime değil hekimlik mesleğine zarar verir.Hele ki bu değerlendirmeyi, talebi yerine getirilmemiş hastalar üzerinden yapan bir sistem kurmanın kimseye faydası yoktur.
Bu puanlama sistemi asla uygulanmamalıdır zira;
- Yasal olmasa da yerine getirilmeyen hasta talebi nedeniyle, sizi sevmeyen hastanın gözünde bir yıldız bile alacak kadar iyi değildir o doktor.
- Gribine, soğuk algınlığına 1000 lik antibiyotik yazmadıysa sınıfta kalmıştır aile hekimi.
- İki ilacın yanına bir mide koruyucu eklemediyseniz 10 üzerinden 1 bile vermez hastanız size.
- İşe gitmeyen hastana iki gün kafa raporu vermezsen vay haline.
Örnekler çoğaltılabilir.
Bunun yanında il dışı bir doktora kaydını aldıran hastası gebe kaldığında, o gebenin izlemlerini kim nasıl takip edecek belli değil. Dün size hakaret ettiği için mahkemelik olup kaydını sildirdiğiniz hastanın, tekrar sizi seçme olasılığını düşünmek bile korkutucu değil mi?
Hasta e nabızdan koyun seçer gibi adına, rengine bakarak doktoru seçmesinin hiç bir açıklaması yoktur.
Peki çözümümüz var mı?
Elbette var.
Hasta gelir aile sağlığı merkezine, doktor ile görüşür, yazılı dilekçe ile başvuru yapar, talepte bulunur, doktor hastası hazır gelmişken sağlık bilgilerini alır, iletişim bilgilerini kayıt eder, varsa uyarılarını yapar, ailesini tanır özellikli bireylerin notlarını tutar ve sonra online olarak hastayı kendine kayıt eder, dilekçesini de gerekiyorsa idareye gönderir. Arada hastaya bir onay mesajı dahi yollanabilir. Aile hekimliği dediğimiz şey bu değil mi?
Kendine kayıt olacak doktor bulamayan hasta da, ilçe sağlık müdürlüğü aracılığı ile o bölgede en az kayıtlı hastası olan birime atanır ve iletişim bilgileriyle birlikte atandığı hekime yollanır.
Bu haliyle uygulanmak istenen yöntemin adı “Doktor Pazarı”dır!
Bu pazar sağlıkta şiddete yol vermektir, yapmayın…