Anayasa Mahkemesi 21.06.2022 tarihli kararıyla Aile Hekimliği Kanunu’nda yer alan “sözleşmenin feshinin yönetmelikle düzenleneceğine” dair hükmü Anayasamıza aykırı bularak iptal etmişti. Kararın Resmi gazetede yayınlandığı tarihten başlamak üzere idareye yeni kanun düzenlemesi için 9 aylık süre verildi. 5 Ağustos 2022 tarihinde yayımlanan kararla kanun yapılması için son tarih 5 Mayıs 2023 oldu. Bu sürecin sonuna yaklaşırken TBMM ne sunulacak yeni bir torba kanun düzenlemesinde Aile Hekimliği Kanunu’nda yapılacak değişiklikler de yer aldı.
Kanun teklifinde yer alan maddelerden bize göre en kritik olanı:
“Sağlığın geliştirilmesi, hastalıkların önlenmesi, takibi ve kontrolü ile koruyucu sağlık hizmetlerinin standartlara uygun olarak yerine getirilmemesi gibi Bakanlıkça belirlenen performans hedeflerine ulaşılamaması halinde sözleşmenin Bakanlıkça yenilenmemesine karar verilebilir” maddesidir.
Bu şekilde her türlü yoruma açık, karar verici kişi veya kişilerin keyfi davranmasına sebebiyet verecek hükümlerle bir çalışanın iş sözleşmesinin yenilenmemesi kararı verilebilmesi biz aile hekimliği çalışanlarınca kabul edilemez bir durumdur. Anayasamıza alenen aykırı olan bu hüküm tekliften acilen çıkarılmalıdır.
Yine kanun teklifinde yer alan maddelerden biri de aile hekimliği çalışanlarına artık ceza puanı yerine aylıktan kesme cezaları verilmesi öngörülmüş, kamuda çalışırken aile hekimliğine geçenlere kademe derece ilerlememe cezaları verilebileceği, kamu dışından geçenlere kademe dereceleri olmadığı için yine aylıktan kesme cezaları öngörülmüştür. Bu cezalar maaşın 1/4 üne kadar çıkabilmekte ve çalışanın gelirinde ciddi azalmaya sebebiyet verecektir. Tüm cezalar para kesintisine bağlanarak çalışanlara gelir tehdidiyle bir yönetim baskısı oluşturulması amaçlanmıştır.
Bir diğer maddede, Aile hekimliği kanunu 3.maddesi 7.fıkrası 1.cümlesinin içine aşağıda belirtilen ibare eklenmiş, “Aile hekimi ve aile sağlığı çalışanlarının durumları ve aile hekimliği uzmanlık eğitimi almış olup olmadıkları da dikkate alınmak suretiyle yapılacak ödeme tutarlarının tespitinde; çalıştığı bölgenin sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi, *bakanlıkça karşılanmadığı takdirde.* aile sağlığı merkezi giderleri,” ve bu ibare ile bakanlık cari gider ödemelerini kesip gider ödemelerini kendi üzerine almanın yolunu açmıştır. Bu durum uygulamada , aile sağlığı merkezi işletmesini yürüten hekimlerin , bu işletmeyi yönetim sürecinde zorlanmalarına yol açabilecek durumları ortaya koyabilir.
Aile hekimliği birimleri bir aile hekimi ve bir aile sağlığı çalışanından oluşmakta ve bu kişilerin uyum içinde çalışması sağlık hizmet sunumunun kalitesi için çok önem arz etmektedir. Yeni kanun teklifi ile Aile hekimliği kanunu 3.maddesi 2.fıkrasında geçen * Aile sağlığı çalışanları, aile hekimi tarafından belirlenen ve* kısmından *aile hekimi tarafından belirlenen ve* ibaresi çıkarılmış , kanuna *Aile sağlığı çalışanının seçiminde aile hekiminin de görüşü alınır* ibaresi eklenmiştir. Burada hastanelerden ayrı olarak “ekip çalışması” şeklinde yürütülmesi gereken aile hekimliği hizmetlerinde , aile hekiminin onay vermeyebileceği ekip arkadaşının birime başlamasının önü açılmış , aile hekimliği hizmetlerini aksatabilecek ekip oluşumu ihtimali doğurmuştur. Bu düzenlemenin eski hali ile kalmasını, ilgili birimin hekiminden onay alınmadan işlem tesis edilmemesi yönünde devam etmesi gerekmektedir.
Yine aynı torba yasanın 33. maddesinde “Sözleşmeli olarak çalışan aile hekimi ve aile sağlığı çalışanlarının eski kadro veya pozisyonlarına atanabilmeleri için sözleşmelerinin Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiilleri nedeniyle sona ermemiş olması gerekir.” maddesinin eklenmesi teklif edilmiş , burada sözleşmeyi sona erdiren halin ortaya çıkması ile aynı zamanda eski pozisyonuna dönmesi anayasaya aykırı bir şekilde engellenmeye çalışılmıştır. Bir suçtan 2 ceza verilmesi net bir şekilde Anayasa’mıza aykırıdır.
Bu şekilde özensiz , alelacele hazırlandığı çok belli olan , iş güvencemizin tamamen ortadan kaldırıldığı bir düzenlemeyi kabul etmiyoruz. Yasanın TBMM ne gelmeden tekrar gözden geçirilmesini ve Aile Hekimliği sivil toplum kuruluşlarının sürece dahil edilmesini öneriyoruz. Anayasa Mahkemesinin Anayasamıza aykırı bulduğu maddeden dolayı yeni Kanun düzenlenmeye çalışılmış ancak yeni eklenecek maddelerin de Anayasamıza alenen aykırı olması da düzenlemenin ne kadar özensiz olduğunun kanıtıdır.
Teklifin bu şekilde kanunlaşmadan gerekli düzenlemelerin yapılması için basın-yayın organlarıyla ve mecliste grubu olan tüm parti yetkilileri ile görüşmelerimiz devam edecek olup , bu şekilde kanunlaşması durumunda da her türlü örgütsel mücadeleye ve hukuki haklarımızı kullanmaya hazır olduğumuzu tüm kamuoyuna saygı ile duyuruyoruz.